Dümbüllü'nün kavuğu Şensoy'da değil bankada
'Dümbüllü'nün kavuğu kimde?' tartışmalarına son noktayı kızı İpek Çıngay koydu. Ferhan Şensoy'da kavuk değil, 'Kanlı Nigar' oyunundan sonra Münir Özkul'a verilen takkenin olduğunu söyleyen Çıngay, kavuğu banka kasasında saklıyor.
Türk tiyatrosunun en önemli ustalarından İsmail Hakkı
Dümbüllü'nün kavuğunun kimde olduğu geçen yılın en ilginç tartışmalarından
biriydi. Tartışma, Kel Hasan Efendi'den İsmail Dümbüllü'ye, ondan Münir Özkul'a
ve en son da Ferhan Şensoy'a geçen kavuğun kime verileceği ile başladı. Herkes
kavuk hakkında çeşitli açıklamalarda bulundu. Önce Şensoy kavuğun kendisinde
olduğunu ve kimseye vermeyeceğini söyledi. Ardından Derya Baykal kavuğun kendi
dolabında olduğunu iddia etti. Tüm bunlara Ali Poyrazoğlu ve Rasim Öztekin'in
olumsuz tepkileri eklendi. İşte tüm tartışmalar sırasında belki de en çok zarar
gören İsmail Dümbüllü'nün kızları İpek Çıngay ve Serpil Atalay oldu. SABAH'a
konuşan İpek Çıngay, kavuğun babasından ailesine miras kaldığını ve
Şensoy'dakinin kavuk değil, 1968 yılında 'Kanlı Nigar' oyununun prömiyerinde
Dümbüllü tarafından Münir Özkul'a verilen takke olduğunu söylüyor.
AİLESİNE MİRAS KALDI
Orta Oyunu'nun en önemli isimlerinden ve kavuk geleneğini
başlatan Kel Hasan Efendi'den İsmail Hakkı Dümbüllü'ye geçen kavuğun hiçbir
tiyatrocuya verilmediğini belirten Çıngay, babasının kavuğunu komik ceketi ile
birlikte bir bankanın kasasında saklıyor. Ve 'kavuk bende' diye iddia edenlere
şöyle cevap veriyor: "Babamın kavuğu ne Münir Özkul'a verildi ne de ondan
Ferhan Şensoy'a geçti. Babam 1968 yılında Arena Tiyatrosu'nda yapılan
"Kanlı Nigar" oyununun prömiyerinde Münir Özkul'a çıraklığın nişanı
anlamında takkesini hediye etti kavuğunu değil. Babam ölene kadar kavuğunu
kimseye vermedi, öldükten sonra da ailesine miras kaldı. Ama sonra Özkul'a
verilen bu takke nasıl oldu da kavuk oldu anlamıyorum. Kavuk, Dümbüllü'nün
hatırası olarak ailesindedir ve bugüne kadar hiçbir sanatçıya verilmemiştir.
Aksini iddia edenlere en büyük kanıtım 1973 yılında babamın cenazesi sırasında
kendi vasiyeti üzerine tabutunun üstüne konan kavuğudur. 1968'de Özkul'a
geçtiği iddia edilen kavuk, 1973'te tabutun üzerine nasıl geldi? Ayrıca oğlum
Ufuk Çıngay'ın dedesinin kavuğu ile çektirdiği fotoğrafları var. Bunların hepsi
1968'den sonra oldu."
ALAYCI YAKLAŞIM
En çok Rasim Öztekin ve Ali Poyrazoğlu'na kırıldığını
belirten İpek Çıngay, hem Geleneksel Türk Tiyatrosu'na hem de İsmail
Dümbüllü'ye saygısızlık yapıldığını söylüyor. Geçmişine saygısı olmayan
sanatçıların, kavuk ile ilgili fikir yürütmesinden büyük rahatsızlık duyduğunu
belirten Çıngay, "Babam öleli 32 sene oldu, ben konuşacak olsaydım bu
zaman kadar konuşurdum. Ama ben kavuğu pazarlamıyorum. Kavuk ile ilgili ileri
geri konuşanlar daha orta oyunu oynamasını, tuluat yapmasını dahi bilmiyor.
Rasim Öztekin kavuğun Dümbüllü'nün malı olmadığını söyledi. Hele Ali
Poyrazoğlu'nun "Ben de donumu veriyorum" gibi alaycı bir tarzla olaya
yaklaşmasını asla yakıştıramıyorum. Dümbüllü'ye laf söylemek kimseye bir şey
kazandırmaz. Bu olaylar sırasında sadece Erol Günaydın bizim yanımızdaydı. Bu
kavuk önce Kel Hasan Bey sonra da babam tarafından 60 yıl onurla taşınmıştır.
Türk tiyatrosunun en büyük sembolü hakkında bu şekilde konuşan tiyatrocuların
kendi geçmişine saygısı yoktur. 'Orta oyunu biz daha güzel oynarız', '100 tane
kavuk bastırdık' diyenler oldu. Ama hangisi oynayabildi. Bunlar sanatçıyım dile
geçinenler. En acısı da 'kavuk bende' diyenlerin hiçbiri babamın ölüm gününde
meydanda yok. Hatta bugün Kel Hasan Beyin, Halide Pişkin'in mezarının yerini
bile bilmiyorlar " diyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder